‘Güçlü ol’.
‘Ona bir şey olmaz canım, o çok güçlüdür.’
‘Güçlü kadın olacaksın.’
‘Erkek dediğin güçlüdür.’
‘Sen güçlü bir çocuksun, ağlama.’
Tanıdık geliyor, değil mi? Sahi güçlü olmak ne demek? Hiç başarısız olmamak, hiç mutsuz olmamak, düşmemek, incinmemek mi? Hayır! Bilakis, bunları sahiplenebilmek.
Başarısız olabilirim. Yenilebilirim. İstenmeyebilirim. Aldatılabilirim. Terk edilebilirim. Düşebilirim. Hastalanabilirim. Acı çekebilirim. Kaybedebilirim………. Çünkü insanım.
Kırılganlığımızı kabul ettikçe güçleneceğiz. İncinebilirliğimizi kucakladıkça cesaretimiz artacak. Şöyle düşünün; gelişimimizin önündeki en büyük engel korku malum. Bir şey yapmak istiyoruz, bir adım atmak; korku giriyor sahneye: ‘Ya yapamazsam?’, ‘Ya başarısız olursam?’. Hemen vazgeçiveriyoruz. Başarısız olmaktan öyle korkuyoruz ki denemiyoruz bile. Yapamama korkusu yapabilme ihtimalimizi ortadan kaldırıyor. Böylece gelişmekten, büyümekten alıkoyuyoruz kendimizi. İşte tam bu noktada ‘incinebilirliği kabul’ ü devreye sokabilirsek, yapamama ihtimalini de kabul ederek risk alma cesareti gösterebilir, yapmayı deneyebiliriz. (İncinebilirliği kabul etmemek ise tümgüçlü olduğumuz yanılgısını körüklüyor ve herhangi bir başarısızlık haliyle başa çıkmamızı zorlaştırıyor.)
İncinebilirlik sizi zayıf yapmıyor; korkmayın. Aksine mutluluk, başarı, yaratıcılık ve gelişim için ona ihtiyacınız var!
Betül Bozkurt